7 Ekim 2013 Pazartesi

Arkadaş

Geldiğinde sesini değil ayak sesini tanırsın. Hani emin adımlarla yürüyen o insanı. Bir an gelir artık hayat herkesi yorar ve görüşemezsiniz...

Kim bilir neler oluyordur hayatında. Senin fikrin ve aklın onun olduğu noktadan çok uzaktır. Sen A dersin o Z anlar. Bunlar olur, anlaşılır şeyler... Ama eğer aranızdaki güvenin bittiğini görürsen o an için cız eder. Ki bunu silmek mümkün değildir. Bir burukluk kalbinde ve bir ekşime yüzünde... Öylece uzaklaşır anılarınız beyninde ve kalbinde... Artık çok  geç, arkadaş gitmiştir.

17 Şubat 2013 Pazar

TAŞLAR



Zamanın en iyi sözlerinden biridir ‘Kendine iyi bak!’

Bir dilektir esasında hep sözü edilen. Asabi kadın yapıştırır cevabını: "Sana soracaktım sanki ne yapacağımı. Bakarım bakmam sana ne ki." Yalan değil aklımın bir köşesinde vardı hep ama hiç dile getirmedim. Başkası dese ama hiç mi hiç şaşırmazdım. Bu hep olur bana zaten. Ortak bir dil var konuştuğumuz ama nedense hiç dile getiremediğimiz. Ha işte o dile getirebilenler de toplumda dışlanmaya mahkum ve asabiyet damgasını yiyenlerdir. Yazık... Halbuki insan ne düşündükleri ne de söyledikleri için hor görülmelidir. İşte kendimle çeliştiğim ilk cümleyi yazdım. Sen de didin orda dur ben istikrarlıyım diye, nafile canım. Her insanın her an yaşadığı olağan durumlar. Patavatsızlıkmış aşırılıkmış vs. Geçiniz lütfen bunları artık. Yormayın bizleri rica ederim. Ben kendime iyi bakarım. Peki ya sen? Sen de kendine iyi bak o zaman canımın içi. İşte bu kadar basit bu iş. Yormayalım biz birbirimizi. Sonra yaşamaya gücümüz kalmaz. Taşlar olduğundan daha da ağır gelir...

27 Ocak 2013 Pazar

HAYALET

Sana hic hayalet hikayeleri anlatmadilar mi cocukken? Bana anlattilar ki yatagin altindan ya da salonun kösesinden cikar da böh yapar diye titreyerek girerdim hep odalara.

Simdilerde ise her yerde hayalet kadar görünmez ve gizemli birinin, birilerinin karsina cikmasindan korkuyorsun. Cocuklugundan beri degismeyen tek sey ise korkularinin olmasi. Korkularin hep orada, seninle. Kiminin popüleritesi, kiminin zenginligi, kiminin güzelligi korkuttu seni. Hep kendinde olmayan bir gücten korkmadin mi zaten? Her zaman zirvede olmak istemedin mi? Bilginin sonsuz gücüne inaniyorsan mesela canini disine takarak calismaz misin bilgeligin zirvesinde olmak icin? 

O sinirlarin disina ciktiginda yasadigini farkedeyorsun ama iste orada da seni bosluga iten düsüncelere takiliyorsun. Ama en sonunda yine kendi korkularinla basbasa kaliyorsun. Aksam vakti yataga gitmeden önce daldigin düsüncelerle; kimseye anlatamadigin endiselerinle basbasa kaliyorsun... Belki de yataginin altinda gizlenmis olan hayaletlere takiliyorsun...

26 Ocak 2013 Cumartesi

Giris



Bu ilk yazimda sizlere erisebilme özgürlügünün tadina doyamadan hemencecik yazmak istedigim yüzbinlerce konu oldugunu belirtmek istiyorum. O kadar biriktirmisim ki...

Kimilerine göre cogu olay ve olgu dünyalari yakip yikacak kadar önemli! Iste tam o noktada konuya el atiyor ve incirin cekirdegine geliyorum...


Bu güzelim incirin cekirdegini dolduramadiniz ya ben ona yaniyorum ah benim dertlerim!

Bazen bir celiskide bazen de kahvaltida masaya eksik konan recelde buluyorum senin özünü. Icine sigamayacak kadar büyütüyorum kendimi. Ki benim de senden farkim olmadigini her gecen gün biraz daha görüyorum bu koca evrende! 

Kimseleri inandirmaya calismadan, aksamüstüne layik tadinda ve cay esliginde yazdiklarimin keyfini cikariniz. Siddetle önerilir!