27 Ocak 2013 Pazar

HAYALET

Sana hic hayalet hikayeleri anlatmadilar mi cocukken? Bana anlattilar ki yatagin altindan ya da salonun kösesinden cikar da böh yapar diye titreyerek girerdim hep odalara.

Simdilerde ise her yerde hayalet kadar görünmez ve gizemli birinin, birilerinin karsina cikmasindan korkuyorsun. Cocuklugundan beri degismeyen tek sey ise korkularinin olmasi. Korkularin hep orada, seninle. Kiminin popüleritesi, kiminin zenginligi, kiminin güzelligi korkuttu seni. Hep kendinde olmayan bir gücten korkmadin mi zaten? Her zaman zirvede olmak istemedin mi? Bilginin sonsuz gücüne inaniyorsan mesela canini disine takarak calismaz misin bilgeligin zirvesinde olmak icin? 

O sinirlarin disina ciktiginda yasadigini farkedeyorsun ama iste orada da seni bosluga iten düsüncelere takiliyorsun. Ama en sonunda yine kendi korkularinla basbasa kaliyorsun. Aksam vakti yataga gitmeden önce daldigin düsüncelerle; kimseye anlatamadigin endiselerinle basbasa kaliyorsun... Belki de yataginin altinda gizlenmis olan hayaletlere takiliyorsun...

26 Ocak 2013 Cumartesi

Giris



Bu ilk yazimda sizlere erisebilme özgürlügünün tadina doyamadan hemencecik yazmak istedigim yüzbinlerce konu oldugunu belirtmek istiyorum. O kadar biriktirmisim ki...

Kimilerine göre cogu olay ve olgu dünyalari yakip yikacak kadar önemli! Iste tam o noktada konuya el atiyor ve incirin cekirdegine geliyorum...


Bu güzelim incirin cekirdegini dolduramadiniz ya ben ona yaniyorum ah benim dertlerim!

Bazen bir celiskide bazen de kahvaltida masaya eksik konan recelde buluyorum senin özünü. Icine sigamayacak kadar büyütüyorum kendimi. Ki benim de senden farkim olmadigini her gecen gün biraz daha görüyorum bu koca evrende! 

Kimseleri inandirmaya calismadan, aksamüstüne layik tadinda ve cay esliginde yazdiklarimin keyfini cikariniz. Siddetle önerilir!